8 Kasım 2011

Kurbanlarınız Bangladeş’te kesildi

2011 Kurban organizasyonu için Bangladeş’e gönderildim. 02 Kasım 2011 tarihinde Amsterdam Schiphol hava alanından uçtuk. Onbir saat yolculuktan sonra, Bangladeş’in başkenti Dhaka hava alanında indik. Ve hemen otelimize yerleştik, varır varmaz kardeş kuruluşlarla bir hazırlık toplantısı gerçekleştirdik. İstişare sonucu Bangladeş’in batısında Shatkira şehrine gitmemizin daha uygun ve yerinde olacağı kararı çıktı. O şehrin on köyüne kurbanlarımızı taksim ettik ve yola çıktık. Dhaka’dan çeşitli ulaşım araçlarını kullanarak tam olarak 400 kilometreyi 10 saatte gidebildik. Hindistanla sınır bölgesinde bir kasabaya karanlıkta varmıştık. Gece fazla bir şey göremedik. Sabahın olmasıyla herşey bir bir ortaya çıktı. Bir an gözlerime inanamadım. Kendi kendime sorular sormaya başladım. Şimdi burası bir kasaba mı? Burda insanlar mı yaşıyor? Şu evde insanlar mı barınıyor? Yeni dünyaya gelen bir bebek bu evde mi gozlerini dünyaya açıyor? Hasta ihtiyar, hastalığına şu yatakta mı şifa bekliyor? Sorular.. sorular.. sorular.. Cevapsız sorular.. Hayır olamaz böyle bir şey.. 2011 dünyasında böyle bir insanlık manzarası olamaz. Fakat maalesef oluyormuş işte.. 2011 dünyasının çeşitli yerlerinde açlıktan insanlar ölürken, aslında diğer bir yanda insanlık ölüyor.. Farkında değiliz. Bu insanlık ölümünü diriltmek ve var kılmak amacıyla, bu insanlığı yaşatmak gayesiyle IHH yoneticileri bu bölgeleri aramış ve bulmus. IHH aracılığıyla yardımını gönderen yardım severler bizleri oraya göndermişti. Kurbanlarımızı o bölgede on köyde kestik, böldük ve dağıttık. Hiç bir yerde aile başına 3 kilogramdan fazla et düştüğünü görmedim. O 3 kilogram eti alabilmek için saatlerce toprağın üstüne oturup güneşin altında bekleyenleri gördüm. Her ne kadar öyle olsada bir insanın aldığıyla sevindiğini görmek bizleri dünyalar kadar mutlu etti. Birgün de olsa onları sevindirebilmenin mutluluğunu yaşayarak ve yardım severlere dualarını alarak dönmenin huzurunu yaşadık. Dileğimiz bu yardımların durmadan artarak devam etmesi, kanayan yaraların sarılması sönen ocakların tütmesidir. Ta ki ölen insanlık dirilene kadar. Unutmayın havaya savurduğunuz her sigara dumanında bir insanın açlıkla ölüm kalım mücadelesi mevcuttur. Bu muhasebeyle ve düşünceyle her an yaşamanızı temenni ediyor ve sizleri Allah’a emanet ediyorum.

Ahmet Boz

 

Paylaş