11 Kasım 2011

Kurbanlarınız Somali’de kesildi

IHH Hollanda’nın 2011 kurban organizesini gerçekleştirmek için Filistin’e gitmenin  yollarını araştırmaya başladığımızda kurban bayramına daha bir ay gibi bir zaman vardı. Gazze’ye geçiş ancak Refah kapısından mümkündü. Onunda izni Mısır Dışişleri Bakanlığından çıkmalıydı. Müracaatımızı yaptık. Aradan dört hafta geçti ancak Mısır’ın arap baharının iklimi hala yerleşmemiş olmalı ki izin çıkmadı. Bu durumda bize de rotayı  değiştirmek düştü. Yeni rotamız insanlık coğrafyasının taze yarası Somali oldu.

Yola altı kişi koyulduk. Beşimiz Hollanda IHH’dan, altıncımız Avusturya IHH’dan. Somaliye doğrudan uçmak mümkün olmadığı için önce Kenya’nın başkenti Nairobi’ye inmemiz gerekti. İki arkadaşımızı Kenya’da bıraktık. Biz Somali’nin başkentine gidecektik ama Kenya’nın somali sınırında Somalili insanların yerleştiği kamplara da yardım ulaşması gerekiyordu. Kenya’da bıraktığımız arkadaşlarımız bu kampların bulunduğu şehir olan Dabab’a doğru yola çıkarken bizde uçakla Magadişu istikametine yöneldik.

Bayramın birinci günü sabah uçağı ile bir saatlik yolu rotar vs. Derken beş saatte tamamlıyoruz. IHH Hollanda’nın Somali’deki partner kuruluşu Zam Zam Fundation’un güler yüzlü elemanları bizi karşılıyorlar. Beraberlerinde bir araba dolusu askerde kapıda bekliyor. Öğreniyoruzki yardım kuruluşlarının elemanları son zamanlarda “faili meçhul” cinayetlerin kurbanı olduklarından artık koruma altına alınıyorlar. Gerçi koca Somali’nin tamamında hükümet sadece başkentte hakim. Gerisi kime hizmet ettiği tam anlaşılmayan mihrakların kontrolünde.

Görevliler havaalınından bizi aldıktan sonra doğrudan kurban kesilen alanlara götürüyorlar. Giderken Magadişu sokaklarına şahit oluyoruz. Bir başkentin sokakları buralar. İnsanlar kelimenin tam anlamıyla perişanlar. Ekipteki arkadaşlar “duralım, bakalım” diyorlar ama bizi korumakla görevli askerler arabalarımızın durmasına izin vermiyorlar. Hele arabadan çıkmamıza asla.

Çok masum ve mazlum insanlar somalililer. Bakışlarında hiç bir kötülük göremedim. Ancak yardım gönüllülerinin bu ülkede dolaşmasını istemeyen bir takım rantçıların şerrinen korunmak için  sokaklardaki  mazlumlar ile halleşmemiz daha kontrollü bölgelere erteleniyor.

En çok şaşırdığım hadiselerden biriside bize orada refakat eden gençler. Hemen hepsi yurtdışında eğitim almışlar. İyi derecede arapça ve ingilizce biliyorlar. Yardım organizasyonunu bu şehrin harabe silüetinden asla beklemediğiniz uzmanlıkla yapıyorlar.

Nihayet kurbanların kesileceği alana geliyoruz. Hemen bütün hazırlıklar tamam. Bir tek bizim vekaletimizi bekliyorlar. Kasaplara vekaletleri teslim ettikten sonra kesimler başlıyor. Hakikaten hiç ummadığım bir uzmanlıkla ve intizamla kurbanlar kesiliyor. Etler biraz dinlendirildikten sonra arabalara  yüklenip dağıtımın yapılacağı kampa doğru yola çıkıyoruz. Kampa ulaştığımızda hayatımda hiç duymadığım bir utanma sarıyor beni, ellerine vereceğimiz dört beş kiloluk et poşetlerini almak için sırada bekleyen anneler, babalar, çocuklar. Bu annelerin kimilerinin çocukları yok. Kıtlıkta kaybetmişler onları. Bu çocukların kimilerinin anneleri yok kıtlıkta kaybetmişler onları. Hemen hepsinin yüzündeyse tarifi imkansız bir vakar mevcut.

Bize emanet edilen kurbanları orada dağıttık ve döndük ama aklımı Somalide bıraktım. Hala düşünüyorum. Bizim verdiğimiz etler bittikten sonra ne yiyecek o insanlar? Şimdi her sofraya oturduğumda o insanların vakur bakışları var karşımda. Yemek yerken bazen kendimden utanıyorum.

Ama bir şeyede unutmuyorum; Dünyanın bir bölgesinde insanlık kardeşlerinin sıkıntılarını paylaşan yardımseverlerin varlığı beni hem sevindiriyor. Hemde umutlandırıyor.

Teşekkürler IHH gönüllüleri. İyiki varsınız. Size Somalilerin dualarını getirdim. Buyurmaz mısınız?

 

Osman Paköz

 

Paylaş