27 Ekim 2012

Kurbanlarınız Somali’de kesildi

Hollanda IHH olarak, yıllardır iç savaşların yaşandığı ve geçtiğimiz yıl son 60 yılın en kurak mevsimini yaşayan ve bundan dolayı açlıktan ölümlerin olduğu doğu Afrika ülkesi Somali’de bu yıl yine kurban organizesi yaptık. Toplam olarak 672 hisse kurban keserek bunların etlerini yoksul halka dağıttık. Hollanda IHH aracılığıyla kurban bağışında bulunan hayırseverler sayesinde binlerce yoksul Somali halkı bu yıl kurban bayramını doyasıyla yaşadılar.

 
   
   
   

Yokluğa Yolculuk

Nairobinin soğuk ve yağmurlu havasından 1,5 saat sonra Mogadişunun çöl sıcağına indik. Havaalanındaki hava Nairobiden daha müslümandı. İnenlerin arasında beyaz tenli 4 arkadaş yanlız biz olduğumuzdan bizi karşılamaya gelen Zam Zam görevlisi direk bizim yanımıza geldi. Güler yüzlü bir insan. Pasportlarımızı alıp çok kısa bir zamanda işlemlerimizi bitirdi. Havaalanından çıkıp park yerine gittiğimizde üstü başı perişan yarı asker yarı sivil giyimli korumaların eşliğinde yarı toprak yarı asfalt bir yol ile Mogadişunun içinde ilerlemeye başladık. Piriket duvarlı binaların bütün duvarlarında mermi ve havantopuyla delinmiş izler vardı. Yeni savaştan çıkmış yada hala savaşılıyor havası vardı şehirde. İnsanlar ne bulmuşlarsa üzerlerini örtmüş oldukları giysilerle geziyor bizim şöför elini kornadan hiç kaldırmadan yolları açıp yol alabiliyordu. Yolculuğumuz çok kısa sürdü. Daha önceki korumalara benziyen askerlerin koruduğu bir demir kapı önünde durduk. Sokak dar ve toprak bir yoldu. Duvarlarda ve yerlerde yanık araba yağı izleri vardı. Büyük bir disel motor sesi duyuyorduk. Demir kapı açıldı girdiğimiz yerde bu motorun etrafa elektrik dağıtan jenarator olduğunu anladık. Üstleri çıplak altlarındada yağlı paslı bir pantolon giymiş insanlar çalışıyordu burada. Park yeriydi otelin burası aynı zamanda. Bizi otele yerleştirip karnımızı doyurduktan sonra tekrar Cesiraya doğru yola çıktık.

Cesira şehir dışı bir yer olduğundan daha da artan bir yoksulluğun içine doğru yol almaya başladık. Yol aldığımız yol daha önce tamamen asfalt ile kaplı olmasına rağmen şimdi üzerine düşen bombalardan olsa gerek toprak ve asfalt karışımı bir yol haline gelmiş. Çok büyük cukurlar var. Araba tümüyle içine düşüp çıka yolumuza devam ediyorduk. Sallanmaktan işkembelerimiz ağzımıza gelmişti. Tok karnına bu yola çıkmak hiç akıl karı değildi. Yol sağlı sollu tamamen oraya has bir çeşit zeytin ağaçlarıyla doluydu. İnsanlar çoluk çocuk bu ağaçların altında yaşıyordu. Yolda bizden başka araba olmamasına rağmen şofor elini kornadan hiç kaldırmayarak ağaçların altından yola çocukların fırlamasını önlüyordu. Ara sıra başı boş gezen  eşekler inekler yolumuzu kesiyordu. Büyük bir ağacın yanına geldiğimizde silahlı askerlerin orayı karakol yaptığını gördük. Şofor onlardan geçiş izni aldiktan sonra yolumuz devam ettik. Bir müddet sonra etrafı yüksek duvarlarla çevrili bir demir kapının önüne geldik. İçerdeki askerler düdük sesine kapıyı açtılar. İçeri girdiğimizde içersinin her çeşit hayvan dolu olduğunu gördük.

Ben 96 tısı Hollanda, İngiltere 50 side Belcika olmak üzere 146 büyükbaş hayvan sahiplendim. Ertesi gün bayram namazından sonra kesime başlamak üzere anlaşarak arkasında koruma eskortu bulunan jipe yeniden bindik. Demir kapıdan çıkarken birde baktıkki kapıda onlarca insan kadınlı çocuklu kesim yapacağız zannederek toplanmış. Şofor kesimin bayram namazından sonra olacağını söyleyerek otele geri dönmek üzere yola çıktık. Yol boyunca yurt içinden ve yurt dışından Türk toplumunun kurmuş olduğu çadır kentlere, yurtlara, sosyal tesislere rastladık. Somaliler Türklere başının üstünde yer etmiş. Hepsinden Allah razı olsun. Ertesi gün tekrar jipe binip yollara düştük. Aynı Cesire yolu üzerinde inşaatı sürmekte olan bir şantiyeye uğradık. İnşaat alanındaki camide bayram namazımızı kıldık. Namazdan sonra inşaat tabelasında İHH nın 1500 çocukluk bir eğitim yurdu yaptırmakta olduğunu gördük. Çok büyük sosyal bir tesis. Yaptıranlardan ve sebeb olanlardan Allah razı olsun. Namazdan sonra kesim alanın yolunu tuttuk. Araziye geldiğimizde hayvanları hazırlamışlar ve atıkların atilması içinde büyük bir kuyu kazmışlardı. İlk Allahu Ekber nidaları ile kesilen hayvaları yüzüp parçalayarak İHH torbalarına doldurmaya başladık. Biz bu işi yaparken atılan işkembelerin başına orta yaşlı bir kadın geldi. Ürkek hareketlerle elindeki biçakla işkembenin üzerindeki dalağı kesmeye başladı. Belliki onada razıydı. Kendisine -bırak onu gel burdan istediğin parçayı al git dedim. Bir parçada kesiciler eline şıkıştırıp gönderdiler.

Hayvanların yüzülüp parçalanması öğleyi bulmuştu. Torbaladığmız parçaları bir kamyona yükleyip. Cuma namazınıda kılmak üzere yola çıktık aynı yolun üzerinde Cesirenin köylerinden birine geldik. Köyün girişinde 1 m lik duvar dikdörtgen şeklinde 100 m2 lik bir kac tane su bentleri vardı. Bunlarda tuz ürettiklerini gördük. Köy oldukça fakir olduğu her halinden belli idi. Doğruca cami meydanına gittik. Hepimiz camiye girdik. Abdest haneye gecip abdest almak için elimize teneke litrelik konserve kutuları verdiler. Su almak için su yalağına uzandığımda suyun hali beni ürküttü. Ağzıma ve burnuma vermeden abdest almak zorunda kaldım. Bundan evvel karşılaştığım sularda bundan farklı değildi. Her yerde sular mazot kokuyordu. Bazı arkadaşlar banyo yapmaya bile eriniyorlardı. Fakat o sıcakta başka çare yok  bize -biz alışığız siz sakın bu sudan içmeyin diye sıkı sıkı tembih etmişlerdi. Sonradan öğrendik tuzu arındırılmış deniz suyu içmek zorundaydılar.

Namazdan sonra köyün kadın ve çocukları caminin avlusuna toplandılar. Çucuklara şeker çukalata, Kadınlara ve camiden çıkanlarada kurban etlerini dağıttık. Herkesin sıraya girip hakkına razı olarak aldığı ile evine dönmesi görmeye değer bir manzaraydı. Yaptığımız bu hayırdan aldığımiz hazda bir ömre bedeldi.

Yokluğa doğru yolculukta yaraları bir nebze sarabildiysek ne mutlu bize. Sebeb olanlardanda Allah razı olsun. Ama daha yapılacak çok iş var. Geri kalan hayvanlarıda kesip kurban emanetini üzerimize aldığımız din kardeşlerimizin hayırlarını yerine ulaştırdık. O hengamenin arasında kestiğimiz kurbanların etinden kavurup plavlı sağanda bize sunmaktanda geri kalmadılar. Allah onlardanda razı olsun.  Allah kabul etsin.

Hollanda IHH yardım gönüllüsü

Turan Köroğlu

Paylaş