16 Mayıs 2017

Çaresizliğin adı, Somali!

Hollanda IHH olarak, Somali’de son yılların en kurak mevsiminin yaşanıyor olması ve buna bağlı olarak ölümlerin meydana gelmesi nedeniyle bir kez daha bu ülkeye giderek yardım yapma ihtiyacı duyduk. Ve IHH yönetim kurulundan Hüseyin Gündüz ve Genç IHH yönetiminden Talha Uluçay ile birlikte bir dizi yardım programı gerçekleştirmek amacıyla 25 Nisan 2017 tarihinde Somali’nin başkenti Mogadişu’ya indik.

Benim Somali’ye ilk ziyaretim olması hasebiyle etrafı dikkatlice izliyorum. Ancak gördüklerim duyduklarımdan çok daha vahim. Bir şehir ancak bu kadar düzensiz ve  bu kadar harap olur. Yıllarca süren iç savaş nedeniyle tabir-i caizse Mogadişu’da taş üstünde taş kalmamış. Çatışmaların izini taşımayan bina nerdeyse yok gibi. Her tarafta askeri kontrol noktaları ve çok sıkı bir güvenlik uygulaması yapılıyor.  Ama buna rağmen her gün çatışma oluyor ve her gün ölümler yaşanıyor. Partner kuruluşumuz temsilcisine soruyoruz.. “Nedir bu durum, hep böyle mi devam edecek?” Temsilcimiz derinden bir ah çekerek, 1970’li yıllarda Somali ve özellikle Mogadişu Afrika’nın en zengin bölgesiydi. Bugün dünyanın en zengin ülkeleri olan körfez ülkelerine yardım ediyorduk. Halihazırda bu ülkelerde yaptırdığımız bazı müesseleler ve limanlar hala hizmet vermeye devam ediyor dedi. Bu gerçeği duyunca bizde derin bir ah çektik. Bu duygular içinde etrafı seyrederek Mogiduşu’nun 15 km dışında bir bölgeye geldik. Burada 98 hisse adak, akika, sadaka ve şükür kurbanlarının kesimini yaparak etlerini yoksul insanlara dağıttık.

Somali yardım programımızın en önemli ayağı olan su tankerleri ile acil su dağıtmak üzere Mogadişu’nun kenar mahallelerine geldik. Gördüğümüz manzara vicdanımızı titretti, insanlığımızdan utandırdı. Kuraklık nedeniyle yaşadığı köylerden çıkarak bir damla su, bir lokma yiyecek bulabilmek için gelen onbinlerce yaşlı, genç, çocuk, kadın ve erkek şehir kenarlarına gelmişler. Ağaç dalları üzerine çaputlar örterek 2-3 metrekarelik ortamlarda hayatlarını idame ettirmeye çalışıyorlar. Gözleri yollarda yardım kuruluşlarını bekliyorlar. Birileri su ve gıda getirecek ve onlarda alacak. Ya günlerce bekledikleri halde yardım kuruluşları gelmez ise halleri nice olur. Hep bu soruyu sordum partner kuruluşun temsilcilerine:  Cevap veremediler.. İnşallah bundan daha kötüsü olmaz diye dua ettiler. Biz de dularına amin diyerek vakit geçirmeden tankerler ile su dağıtmaya başladık. Suzusluktan boynunu bükmüş, kurumuya yüz tutmuş bir çiçeğe su verildiğinde hemen güneşe doğru gülümsediği gibi, tankerlerden su alan insanlarda gülümsemeye başladılar.  Onların bir telaş içinde su almalarını izledik ve onların sevinçlerine ortak olduk.

Ertesi günü sabah saatlerinde Somali’de kuraklıktan en çok etkilenen başkentin  batısında bulunan 247 km mesafedeki Baidoa şehrine vardık. Her ne kadar Somali standartalrında şehir olarak geçsede,  kalabalık nüfuslu bir kasaba görünümünde. Yardım programı için yine şehrin kenar mahallerine gidiyoruz ve yine karşılaştığımız manzara aynı. Hatta Mogadişu’daki manzaradan daha vahim. Burada yardıma muhtaç daha çok insan var ve buradaki insanlar daha çaresiz. Vakit kaybetemen hemen burada da tankerler ile su dağıtmaya başlıyoruz. Bu arada Fatima Mohamed adında bir genç kıza soruyoruz.. Nereden geldiniz?  Niye geldiniz? 80 km mesafeden iki gün boyunca yürüyerek geldik. Kuraklıktan dolayı köyümüzde hayvanlarımız telef oldu ve arazilerimizi ekemez olduk. Gelmeseydik ölecektik dedi. Buradaki insanların ekseriyetinin hikayesi aynı. Bir kaç cümle ile geliş hikayesini anlattı ama, iki gün boyunca sıcak havada kurak topraklarda yalın ayak yolculuk yapmak zorunda kalmışlar. Bu arada ne yemişler, ne içmişler yol güvenliği nasıl sağlanmış, hep bu sorular ile meşgul olduk. Ama bir gerçek varki, bu yollar çok can almış.

Bir tarafta su tankerleri ile dağıtım yaparken, başka bir bir bölgede gıda dağıtımı hazırlıkları yapılıyordu. Su dağıtım işimiz tamamlanınca gıda dağtımı yapılacak bölgeye gittik. Etrafı çevrili bir alana her aile için pirinç, un, yağ ve şekerden oluşan gıda çuvalları düzgünce hazırlanmıştı. Alana dizilen gıdaların sayı kontröllerini yaptıktan sonra, önceden ellerine numaralı kartlar verilen yoksullar sırayla alana geldiler ve  her biri gıda çuvallarının başına oturdular. 800 ailenin alana geldiği tesbit edildikten sonra herkese gıda çuvallarını alma talimatı verildi ve  gıda çuvallarını alarak ikametlerinin yolunu tuttular. Onca yoksulluğun olduğu bir ortamda hiç bir kargaşaya ve izdihama mahal vermeden gayet güzel bir şekilde dağıtım gerçekleşti.

Baidoa’daki dağıtımlarımızı planladığımız şekilde yaptıktan sonra, ertesi günü tekrar Mogadişu’ya döndük.  Plana göre yapılması gereken hemen yetim ziyaretlerimize başladık. Daha önce isimleri tesbit edilen yetimlerimizi ziyaret ettik. Ziyaret ettiğimiz yetimlerin kefil (sponsor) ailelerini önceden Hollanda’da ziyaret ederek, yetimleri için hediyeler almıştık. Aldığımız bu hediyeleri de yetimlerine teslim ederek, bir nebze olsun bu yetimlerin gülümsemesine vesile olduk.

Somali’deki son yardım programımız olan sağlık taraması ve ilaç dağıtımı programını da icra ettikten sonra ertesi günü Hollanda’ya dönüşümüzün hazırlıklarını yaptık. Sabah saatlerinde dönüş uçağımıza binerken aklımız hep geride kaldı. Bu insanlara gıda ve su yardımı yapılmaz ise halleri ne olacak!.. Sanki bu insanları ölüme terkederek Hollanda’ya dönüyoruz gibi bir his oluştu. Bu karmaşık duygular içinde bir yardım programını daha tamamlamış olmanın huzurunu tam olarak yaşayamadık.

 

 

Paylaş